10 Mayıs 2016 Salı

Beni sen mahvettin Sartre

"Geçip denizi gören bir kahveye oturduk. Beni sen mahvettin Sartre dedim. Sakin ol bayım dedi; hiç olduğunu fark et. Peki sonra? Sonrası hakkında fikri yokmuş iyi mi. İçimdeki okyanusta dalgalar kabardı. Sartre bana bir pipo armağan etti. Önce almak istemedim ama... Kırmamak için aldım. 

Fener yine mi mağlup olmuş dedi Sartre. Saçmalama dedim. Bu bizi ilgilendirmez. Kendimi söke söke alacağım bu insanlardan dedim. Sen bilirsin ben karışmam dedi. Zaten hükümetle de arası pek yokmuş. Yıllar sonra Paris'te buluşmak üzere sözleştik. Bildiği bir lokanta varmış, harika yemek yapıyormuş adamlar. El sıkıştık aceleyle. Uçağı kaçırmak üzere olduğunu söyleyerek çayını bile bitirmeden gitti."

"Hep Aynı Hikâye"

26 Nisan 2016 Salı

"Sorular"

üzgünüm / hüzünlüyüm / el aman

sakallı / huzurlu / vakarlı / bir caminin şadırvanında henüz abdest almış / yüzü serin / doksan dokuzluk firuze tesbihini çekerek ezan-ı muhammediyi bekleyen arifin / bana söyleyeceği şeyler olmalı / ya kerim / ya metin / ya rahim / ya rahman

bana cevap ver

üzgünüm / hüzünlüyüm / el aman

bana söyle / nedir / ellerimde biriken hüznü silkelemenin yöntemi

çaresi nedir için için ağladığım için tutulduğum ince hastalığın

bana söyle / bu dertten ölebilirim / ağrı kesici /
ateş düşürücü ve kas gevşetici öneriyor doktor /
oysa bana his gevşetici lazım / nereden bulabilirim

kurtulmak mümkün müdür bu şizofren çağın nosyonlarından / halüsinasyonlarından / depresyonlarından

ve ikna etmek mümkün müdür münker nekiri / örneğin bahis açsak /
hileli-cilalı borsa çağının hoşgürü trendlerinde / günah enflasyonlarından

kitaplara sığınarak kaçılabilir mi sevmeyi ve sevilmeyi bilmeyen sevgililerin anlayışsızlıklarından / kitaplara kaçırılabilir mi sevgililer / ya da kitaplardan sevgili kaçırılabilir mi tıpkı bir kız kaçırır gibi saraydan / insan bu hengamede kafayı kaçırabilir mi ya da / ne olup bittiğini anlamadan

söyle bana neden / neden ölmeyi beceremez insan /
yapayalnız geçirilmiş bir geceden sonra okunan sabah ezanlarının ardından

bana söyle / herkesin dilekçesinin bir nüshasında ‘aslı gibidir’ yazıyor da / nasıl bir fayda umulabilir / benim arzuhalimin altına ‘yaslı gibidir’ yazılmasından

sigara dumanları deva olmazsa bu kederli yalnızlığa /
ettiğim dualar şifa olmazsa / nedir kendimi bir metropolün
arka sokaklarında fütursuzca vurmaktan alıkoyabilmenin formülasyonu

bana söyle / yüz seksen derecedir diyorlar bir üçgenin iç açıları toplamı
/ ama / kaç derecedir acaba / bir insanın iç acıları toplamı/
hiç hesaplayan var mı bunu

peki aristodan / ya da en iyisi pisagordan bir asist yapsak / kurtulabilir miyiz acaba bu sefil kompozisyonu

söyle bana nedir / yosmadan geçilmeyen bir kentin
sokaklarından kusmadan geçebilmenin yolu

söyle bana ne kadar geçerlidir şimdi / haramdır diye ahkam kesen softanın fetvası / hangi kutsal kitapta yüklenir insanın zayıf sırtına / işlemediği suçların cezası / söyle bana nedir / o yosmaların yeşil gözlerine duyduğum ilginin kimyası

fizik kurallarından haberi var mıdır peki / kafelerde kola içen beli açık kızların / sebep olduklarının farkında mıdırlar acaba / yere dökülmesine gökteki yıldızların

yârçekimi kanununa uygun mudur / bûselik makamında beste çalabilmesi /
tırnakları ojeli hırsızların

neden böyle yakar / yıkar / viran eder / perişan eder / besteler / şarkılar beni
ve hangi yasadışı şarkı / tasadışı edip gönlümü / zarif bir arif kılar beni /

Ömer Faruk Dönmez
Bir Kitap Bir Balta
Sf. 105
İz yayıncılık 2009

Sizi hapsediyorum ey insanlar!

Beni buraya kapattılar çünkü saçmaladıklarını söylüyorum.
Rahatlarını bozuyorum. Alışmadıkları şeyler yapmalarını istiyorum. 
Hayatlarına sövüyorum.
Kaçık olduğumu düşünüyorlar. Kaçık olan kendileri.
O halde şimdi yeni bir karar alıyorum: buradan kaçmak için plan yapmaktan vazgeçtim.
Bunun yerine yine ters bir şey yapacağım ve herkesi bu deliğin dışına hapsedeceğim.

Sizi hapsediyorum ey insanlar!

Beni tıktığınız bu deliğin dışına hapsediyorum sizi!

Orda ne haliniz varsa görün!

"Kaçık"
Hep Ayı Hikâye, sf. 56
Ömer Faruk Dönmez

12 Nisan 2016 Salı

"kaza süsü verdiğim cinayetler" ya da "hikâye süsü verdiğim vaazlar"

“Hani, bir sabah uyandığında, kim olduğunu ve bu dünyada ne aradığını hatırlayamayan adam. 
Şimdi çok iyi biliyorum kim olduğumu. 
Size de ısrarla anlatmak isterim. 
Dergilerde veya kitaplarda, kaza süsü verdiğim cinayetlere, 
hah, yani hikâye süsü verdiğim vaazlara rastlarsanız beni arayabilirsiniz. 
Yine konuşuruz. 
Hoşçakalın. 
Hoşçakalın bayım.”

Ömer Faruk Dönmez
Bir Kitap Bir Balta, 2009

16 Mart 2016 Çarşamba

"Mutsuzuz anasını satayım! Biz mutsuzuz!"

"Bir de kurtarmam gereken bir imaj var tabi: biz bakın böyle, işten eve evden işe gidip gelen, dürüst, kendini ilme adamış insanlarız ve mutluyuz. Siz her gece barlara, gece kulüplerine gidiyorsunuz ve mutsuzsunuz ya, bir türlü tatmin olmayıp alkolde, haplarda huzuru arıyorsunuz ya; biz evimizde böyle oturup duruyoruz ve kendi küçük dünyamızda mutluyuz. Alkol yok, kumar yok, barlar yok, gece hayatı yok, bakın biz mutluyuz. Hiçbir davaya yalancı şahitlik edemem: yok böyle bir şey: mutsuzuz anasını satayım! Biz mutsuzuz!"


"Bir Yanlışlık" 
Hep Aynı Hikaye
Ömer Faruk Dönmez

13 Mart 2016 Pazar

"Bir mitoloji kahramanı değilsen..."

“Bir mitoloji kahramanı değilsen, gerçeksen, yorgunsan, 
akademisyenlerin konferans salonlarındaki söylevlerine inanmıyorsan, 
finallere çalışmayı gereksiz bulup yedi dersten bütünlemeye kalıyorsan, 
parfüm markalarından, ojelerden ve son çıkan kasetlerden bahsedip duran zihinsel özürlü kızları katlanılmaz buluyorsan, 
içinde altı yaşından kalma sıcacık bir körebe deviniyorsa, 
yaşadığın aşk leyla mecnun kıssalarının hiçbir versiyonuna uymuyorsa, 
üzgünüm, yenildin sen, kaybettin. Mahvoldun. İşin bitti. Gidebilirsin. 
Şapkanı vestiyerden almayı unutma. 
Bizi ara. Mektup yaz. Yine gel.”

Ömer Faruk Dönmez
Hep Aynı Hikâye

10 Mart 2016 Perşembe

"canımdan çok sevdiğim sevgili balıklarıma / denizin dışında da bir hayat olduğunu anlatmak istedim..."

-öğrenci yurtlarında, vakıflarda, derneklerde insan yetiştiren (!) arkadaşlara-

bir gün bir karar verdim ve canımdan çok sevdiğim sevgili balıklarıma / denizin dışında da bir hayat olduğunu anlatmak istedim / hemen çalışmalara başladım / balıkların önde gelenleriyle bir dizi toplantı yaptım / sonra sempozyumlar açıkoturumlar paneller düzenledim / ağaçları kuşları gökyüzünü anlattım onlara / şeffaf dosyalar içinde belgeler kanıtlar fotoğraflar taşıdım sular altına / konferans salonlarında ateşli nutuklar attım şiirler okudum marşlar söyledim öteki dünyaya dair / fakat nafile / tüm çabalarım sonuçsuz kaldı / zira hiçbir balık / suların dışında da bir hayat olabileceğine inanmamaktaydı / hatta dillerini anlayabildiğim ve en yeteneklilerini bile imrendirecek bir yüzme kariyerine sahip olduğum halde benim uzak ve garip bir gezegenden gelen bir deli olduğumu düşünmeye başladılar

"Formulation"
Bir Kitap Bir Balta

27 Şubat 2016 Cumartesi

"Ortaya Karışık"

Her şeyin böylesine birbirine girebileceğini doğrusu tahmin etmemiştim.

Ortalık bir anda toz duman oldu. Her şey birbirine karıştı. Bu bir rüya mı? Kâbus demeliydim. Evet, bu bir kâbus mu? Küçük bir çocuktum. Ne zaman geldim otuz iki yaşıma? Durum bir hayli karışık aslında. Yağmur yağıyor. Seller akıyor. Arap kızı görevinin başında. Allahım sen aklımı koru. Arkadaşlar da tıpkı o Arap kızı gibi uslu uslu oturup yağmuru seyretselerdi ya! O zaman işler bu kadar karışmazdı. Peki ne yaptılar? Kayboldular. Kim? Arkadaşlar. Nereye kayboldular? Elinin körüne. Efendim? Yaa efendim tabi! Ben de cümle âleme kafa tutuyorum işte. O kadar. İtaat. Kariyer. Saat. Bariyer. Şişli. Sarıyer. Vefa. Cefa. Aman aman, benden uzak dursunlar da. Gölge etmesinler, başka ihsan istemez. Ne Şam'ın şekeri ne Arap'ın yüzü. Yorgan gitti kavga bitti. Yorgan yüzü. Yastık kılıfı. Yoğurtlu patlıcan kızartması. Belirtisiz isim tamlaması. Ne diyorsun? Galiba sayıklıyorum. Bir de, bundan iyisi Şam'da kaysı, diye bir şey var. Sonra Şam fıstığı var. Antep fıstığı var. Şam galiba Suriye'nin başkentiydi. Biraz coğrafya çalışsam iyi olacak. Halep ordaysa arşın burada. Halep nerde? Tahran. Bağdat. Yorgan gitti… Yanlış efendim: bazı kavgalar yorgan gittikten sonra başlıyor asıl.
Cümle âleme kafa tutuyorum!