7 Haziran 2016 Salı

Hamza'dan

"Ben Hamza; kaldırımlarda yürür, ülkemin sorunlarını çözerim. Mahcup delikanlıyımdır, fakat acayip de öfkeliyimdir hani. Evet, biz Anadolu çocukları susmayı ve sabretmeyi iyi biliriz. Fakat damarımıza basılırsa, adamın anasını ağlatırız evelallah. Emperyalistlere duyurulur. Aslı gibidir. Mühür ve İmza: Anadolu Çocuğu Hamza." (sh 51)

"Kimim ben? Hamza'yım. Gelin sizi ham yapayım. Dört yıldır sınava giren bir zavallıyım. 21 yaşındayım. İmam Hatip mezunuyum. Hani mahcup ve onurlu çocuk. (Hani koşu bittikten sonra da koşan at..) İşte o benim. Sabah dersaneye, akşam eve giderim. Laf aramızda müthiş kitap okurum. Edebiyatsever. Kitapsever. Ha, bir de reklamsever. (tövbe estağfullah.) Anladık anladık. Bu hayatın anlamı nedir? Niçin yaşıyoruz? Sen onu söyle. Bu soruya cevap bulamamış milyonlarca ahmak var. Hatta bu soruyu kendine bir kez olsun sormamış milyonlarca ahmak var!" (sf 14)

"Ben masum Anadolunun saf çocuğu Hamza, dört yıldır üniversite sınavını kazanamıyorum. Ve sizi temin ederim bu, aptal olduğum anlamına gelmiyor! Çarkına tükürdüğümün sistemi... Öhhö öhhö.. Pardon. Nezaketimizden taviz vermeyelim. Herşeye rağmen asaletimizi muhafaza edelim. Muhtaç olduğun kudret nerededir biliyorsun. Biliyorum tabi.. A grubu RH pozitif. Halis türk kanı. Ah baba ah! Yaktın beni. Adımı Hamza koyduğun yetmezmiş gibi, bir de tuttun İmam Hatip lisesine yolladın. Hayatım kaydı. Neymiş efendim? Dinine vatanına bağlı... " (sf 22)

Durun! Durun biraz daha.. Hamza'yı tanıdınız sayılmaz henüz bu kadarla. Ah, tanısak ne olur ki demeyin. Sizden bahsediyor, bizden! Hepimiz biraz Hamza'yız aslında. Evet, sizlere sesleniyorum. Öğretim sıralarında dirsek çürütenler! Sınavdan çıkıp şadırvanda abdest alarak namaza yetişenler! Modernizmin çarkına direnenler! Rahatsızlar! Dertliler! İstenilen dindar gençlik temasının alt yapısını dolduracak kült karşınızda!

Bir Yobazın Günlüğü üzerine bir söyleşi

12 Ekim 2011 

Bir Yobazın Günlüğü’nün buğusu üzerindeyken yazarına kısa kısa sorduk. Bünyamin Yıldız. 

Bir Yobazın Günlüğü'ndeki metinler başka bir yerde yayınlandı mı önceden?
Hayır. Bu metinler daha önce herhangi bir yerde yayımlanmadı. Zaten bir ‘kitap’ yazma niyetiyle oturup baştan sona yazdığım ilk kitap bu. Önceki kitaplar, değişik dergilerde farklı zamanlarda yayımlanmış hikâyelerin toplanması biçimindeydi.
Bu ismi vermeye sizi neler itti? Çekinmediniz mi, korkmadınız mı?Ömer Faruk Dönmez, Bir Yobazın Günlüğü
Çekinecek korkacak bir başlık değil ki bu. Bir yobaz, günlük tutarsa ne olur? Bir Yobazın Günlüğü olur… Fakat bu ismi aslında Dostoyevski’nin ‘Bir Yazarın Günlüğü’ çağrıştırdı bana.
Bu kitabı kimler sevmeyecek sizce?
Sanırım ‘içimizdeki ahmaklar’ ve ‘karşımızdaki budalalar’ sevmeyecek.
Kim onlar?
Cevabı kitapta.
Ömer Faruk Dönmez'in on yıl önceki üslubu ile bugünkü üslubu arasında bir değişme var mı sizce?
Gerçi bu yargıyı vermek bana düşmez ama pek fark yok galiba.
Kendi halinde, sessiz sakin bir yazar olan sayın Dönmez, dergisi ile, kitapları ile bir dava adamına mı dönüşüyor?
‘Kendi halinde, sessiz sakin bir yazar’ iken ‘dava adamına dönüşmek’ derken ne kast ediyorsunuz bilemiyorum. Ben hâlâ kendi halinde, sessiz sakin bir yazarım ve doğduğumdan beri aynı davaya inanıyorum. Hep Aynı Hikâye’de hangi davadan söz ettiysek Bir Yobazın Günlüğü’nde de o davadan söz ettik. Yaşama sebebimiz o.