28 Mart 2016 Pazartesi

Memleket meselelerine "Dervişan''e bakış

Ömer Faruk Dönmez''in İz yayınlarından çıkan Dervişan birbirinden alakadar öykülerden oluşuyor. Dönmez öykülerinde bazen bir ilahiyatçı bazen bir yazar bazen de bir derviş olarak okuyucusunun karşısına çıkan kahramanları aracılığıyla hepimize yaşadığımız hayatı sorgulatıyor.
Dervişan, yazılarını Cafcaf''tan da takip ettiğimiz Ömer Faruk Dönmez''in son kitabı. Daha önce ''Bir Kitap Bir Balta'', ''Hamza'' ve ''Bir Yobazın Günlüğü'' adlı kitaplarını okumuş olanlar için, Dervişan bir nevi ''mütemmim cüz'' mahiyetinde. Üç uzun ve muhteva olarak da birbiriyle yakından alakadar öyküden oluşan yeni kitap, muhtevası ve üslubu itibariyle ''çabuk roman'' olarak da isimlendirilebilir. Yani, birbirinden bağımsız okunabilecek; ama aslında birbirine bağlı, üç uzun hikâyeden bahsediyoruz.



Dönmez''in daha önce kaleme aldığı kitaplarından az çok tanıdığımız kahramanlar, farklı ve derin sorgulamalarla burada da karşımıza çıkıyor. Bazen bir ilahiyatçı, bazen bir yazar, bir imam, bir öğretmen, bazen de bir derviş olarak… ''İçinde yaşadığımız sosyokültürel ortamda, zihnimizin çalışma biçimi ne kadar İslamîdir? Modernizm bataklığına saplanmış müslümanlar olarak, gerçekten Müslümanca bir tasavvura sahip miyiz? Kullandığımız akıl, Müslümanca bir akıl mıdır?'' Bu önemli soruların altı çizilerek sorulduğu ve sağlıklı cevapların samimi bir düşünceyle arandığı bir kitap, Dervişan… Üslubu ve muhtevası ile, estetikten ve tefekkürden vazgeçmeyen okurların hemen dikkatini çekecek nitelikte.
Türk Kürt gerginliğine bir bakış
Abdullah ve Hüseyin isimli iki çocukluk arkadaşının serüveni etrafında dönüyor öyküler. Biri her şeyden el etek çekip moderniteye teslim olmamak adına ücra bir köyde imam olarak yaşamayı tercih ediyor. Diğeri, öğretmen olarak devam ettiği hayatında bir dergi çıkarmaya çalışıyor; üstelik makarna bile yapılmaz bunlarla dediği ve inceden inceden aslında eleştirdiği insanlarla.
Dönmez''in kitabında ülke gündemini sıkça meşgul eden konulara da epey değinilmiş. Kendisinin Türk-Kürt gerginliği ile ilgili yaptığı dolaylı tespit ve göndermeler bir hayli ilgi çekici. Bu önemli konuda neyin eksik olduğu konusuna bir Allah dostunun ağzından verdiği cevap ise, akıldan çıkmayacak cinsten: ''insanların en çok merhamete ihtiyacı var.''
Kitap bir çırpıda okunacak fakat bir çırpıda unutulmayacak cinsten. Gevezelikten fazlasını teklif ediyor okuruna. ''Hadi var mısınız?'' diyor adeta. Bu noktada samimiyetinden şüphe yok.
Bizi azad eden sıkıntılar
Manevi bir iklimde gezdiriyor insanı öyküler, lâkin aynı hızda sarsarak ''kendine gelmeye'' davet ediyor. Bu yüzden ilk paragrafta ''çabuk roman'' diye de bir isimlendirmeye gidilebileceğini iddia etmiştim. ''kalbimize gelen kimi sıkıntıların bizi nasıl bir dertten azad eylediğini bilemiyoruz.'' Bu da altını çizdiğim cümlelerden sadece biri.
İnsanın başladığı yere dönmesi bir merhametin tesiri olmalı. Samimi kalple yola çıkanı Allah esirgiyor. Çay şekersiz içilse de şekeriyle bir başka deniliyor. Dergâhın kapısı zarif bir merhametle açılıveriyor güzel gönüllere.
Aslında insan bir şeyi sevdiği ölçüde tahlil etmesi, anlatması güçleşiyor. Bu kitabın okunası olduğu fikri ben de oluştuğu andan itibaren sizi de buna davet etmek üzere yazıyorum buraya ne yazıyor isem. Nasıl yankı bulur ne kadar bulur orası bilinemez lakin şu dakikadan sonra ne desem laf u güzaf. İyi okumalar.
Dervişan, Ömer Faruk Dönmez, İz Yayıncılık, 2012, 168 sayfa
Leyla Marankoz Doğramacı  
28.11.2012  Yeni Şafak

Yazının devamı ve kaynağı için: http://www.yenisafak.com/kitap/memleket-meselelerine-dervisane-bakis-427092

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder